Yayımcı(Asset Publisher)

Sempozyum

ISTANBUL SECURITY CONFERENCE® 2022 “Which one will win? Diplomacy or Deterrence?”

14. Istanbul Security Conference® 2022 “Which one will win? Diplomacy or Deterrence?” 25 ve 26 Mayıs 2022 tarihlerinde düzenlendi. 2019'dan bu yana yüz yüze düzenlenen ilk ISC oldu.

Yayımcı(Asset Publisher)

Detaylar

ISTANBUL SECURITY CONFERENCE® 2022 “Which one will win? Diplomacy or Deterrence?”

25 - 26 Mayıs 2022, Istanbul

14. Istanbul Security Conference® 2022 “Which one will win? Diplomacy or Deterrence?” 25 ve 26 Mayıs 2022 tarihlerinde düzenlendi. 2019'dan bu yana yüz yüze düzenlenen ilk ISC oldu.

Bu yıl 14üncüsü düzenlenen Istanbul Security Conference® 2022 “Which one will win? Diplomacy or Deterrence?” başlıklı konferansa 30'dan fazla ülkeden 200'den fazla konuk katıldı. Konferans, 2019'dan bu yana yüz yüze düzenlenen ilk ISC oldu.

Açılış konuşmasını yapan Konrad-Adenauer-Stiftung e.V. Avrupa ve Uluslararası İşbirliği Bölümü Başkan Yardımcısı Sayın Frank PRIESS, Türkiye Cumhuriyeti'nin NATO'daki 70. Yıldönümünü kutladı ve Türkiye'nin NATO'daki özel öneminin herkes tarafından bilindiğini vurguladı. Tüm konuklara katılımları için ve Başkent Üniversitesi Ankara'ya da destekleri ve uzun süreli işbirlikleri için teşekkür etti.

Ardından açılış konuşmasını yapan NATO Kamu Diplomasisinden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Büyükelçi Baiba BRAŽE, Madrid Zirvesi ve Savunma Bakanları toplantısı nedeniyle NATO için çok önemli bir yıl olduğunu belirterek, ISC 2022'de NATO'ya konuşma fırsatı verdikleri için organizatörlere teşekkür etti. Açılış konuşmasında Büyükelçi BRAŽE aşağıdaki kilit noktalara değindi:

NATO'da ikinci büyük ordusuyla kilit rol oynayan Türkiye, yıllar boyunca Kosova, Irak, Baltık bölgesi ve Afganistan gibi birçok geçmiş misyonlara katkıda bulunmuştur. Bu nedenle Türkiye, terörle mücadelede önemli bir rol oynamakta, milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapmakta ve bölgedeki istikrarsızlık nedeniyle Karadeniz'de giderek daha stratejik hale gelen bir kıyıdaş konumundadır. Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının ardından Türkiye, bilgi ve uzmanlığını paylaşarak Ukrayna'ya destek vermiş ve Montrö Sözleşmesi'nin uygulanmasında önemli bir rol oynamıştır.

Türkiye'nin NATO üyeliğinin 70. yıldönümü vesilesiyle Büyükelçi BRAŽE, birlik ve beraberliğin NATO'nun temel taşları olduğunu vurguladı. Bu zor zamanlarda Türkiye'nin kararlılığına ve liderliğine ihtiyaç duyulmaktadır, NATO, tüm üyelerinin özgürlük ve güvenliğini korumak için kendi değerlerini ve yaşam tarzını savunmaktadır, dedi. Terörizm süreklilik arz eden küresel bir tehdittir ve uluslararası toplum bununla birlikte mücadele etmelidir. NATO'nun Türkiye'nin sınırlarını füze savunma sistemleri ve AWACS uçaklarıyla korumasının ve üye ülkeler arasında bilgi ve uzmanlık alışverişi de dâhil olmak üzere Türkiye'deki askeri tesislere 5 milyar ABD dolarından fazla yatırım yapmasının nedenlerinden biri de budur, diye ekledi. Hızlı teknolojik değişim ve küresel bağlantılar kilit noktalardır ve NATO bu zorluklara karşı koymak için her şeyi yapmaktadır.

“The Role of NATO in the New World Order” konulu oturum, uluslararası TV Sunucusu ve Gazeteci Ali ASLAN tarafından yönetildi. Alman Parlamentosu Üyesi ve Dışişleri Komisyonu Özel Temsilcisi/Krizleri Önleme Sözcüsü Roderich KIESEWETTER, Türk Parlamentosu Üyesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Akif Çağatay KILIÇ ile birlikte NATO'nun yeni dünya düzenindeki rolü ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgali konularındaki görüşlerini paylaştı.

Almanya'nın Ukrayna’yı yeterince desteklememesi yönündeki eleştiriye Sayın KIESEWETTER, Almanya'nın sivil alanda çok şey yaptığını, 2016 yılında Ukrayna'ya 2 milyar Avro'dan fazla yatırım yaptığını ve 8 yıldır çok sayıda tıbbi yardım sağladığını söyledi. AB ile birlikte Almanya Ukrayna'daki sivil alana diğer tüm ülkelerden daha fazla, yakl. 4 milyar Avro yatırım yapmıştır, dedi. Sayın KIESEWETTER, Berlin'de halen Rusya ile müzakereler yoluyla savaşı çözmeye yönelik yanlış bir umut olduğunu da sözlerine ekledi. Ona göre Almanya Ukrayna'ya net bir mesaj vermeli ve bu mesaj "Ukrayna'nın geleceğine güven" olmalı.

Sayın KIESEWETTER, Türkiye'nin Ukrayna'yı destekleme konusundaki tutumunu çok net bir şekilde ortaya koyduğu Montrö Sözleşmesi'ni uyguladığı için alkışlanması gerektiğini de sözlerine ekledi. Genel olarak Avrupa'nın çabasına ihtiyaç var çünkü Rusya'ya karşı yaptırım sistemini tek bir ülke bloke ederse bu işe yaramayacaktır, diye sözlerini tamamladı.

Sayın Akif Çağatay KILIÇ’a, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine ilişkin güncel tartışmalar sorulduğunda, PKK'nın sadece Türkiye'de değil, aynı zamanda AB, BM ve NATO' daki diğer ülkeler tarafından da bir terör örgütü olarak kabul edildiğini ve PKK'nın neler yaptığına dair hiçbir şüphe olmadığını söyledi. NATO üyesi Türkiye'nin saldırgan Rusya ile doğrudan risk altında olan tek ülke olduğunu ifade ederek, Rus donanmasının İstanbul Boğazı'nı geçmeye çalışması halinde ne olacağı sorusunu gündeme getirdi. İsveç ve Finlandiya bugün NATO'ya katılma sürecini başlatsa bile, tüm parlamentoların bunu onaylamasının zaman alacağının altını çizdi.

Avrupa'daki terörist gruplar uyuşturucu, insan kaçakçılığı vb. ile uğraşmaktadır. Türkiye kendi güvenlik kaygılarına ve Türk halkının kaygılarına saygı gösterilmesini istiyor çünkü komşuları Suriye, Irak, İran, Orta Doğu, kuzeyde Rusya, Kafkaslar ve Karadeniz bölgesi, diye ekledi Sayın KILIÇ.

Konferansın ikinci gününün açılışını yapan Konrad-Adenauer-Stiftung Türkiye (KAS) Direktörü Walter GLOS, Istanbul Security Conference®ın düzenlenmesinde verdikleri destek için Başkent Üniversitesi'ne teşekkür etti. Bu yıl, konferansın formatında bazı değişiklikler yapıldığını, ISC'nin bir ağ oluşturma sahnesi olarak işlev gördüğünü ve yaklaşık 30 ülkeden diplomasi, siyaset, düşünce kuruluşları ve devlet kurumlarından yaklaşık 200 güvenlik uzmanıyla, resmi konuşmalar ve tartışmalar dışında, 60’a yakın katılımcının fikir alışverişinde bulunabileceği, üç farklı çalışma grubunun bu yıl ilk defa oluşturulduğunu vurguladı.

Başkent Üniversitesi Ankara Stratejik Çalışmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yelda ONGUN konuşmasında, Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Haberal ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdülkadir Varoğlu'nun iyi dileklerini ve böyle bir konferans düzenlediği için KAS Türkiye'ye teşekkürlerini iletti.

Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Jürgen SCHULZ açılış konuşmasına Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü saldırganlık savaşını kazanmaması gerektiğini söyleyerek başladı. Almanya bu konuda transatlantik ortaklarıyla birlikte Ukrayna'yı desteklemektedir. Bu çatışmanın sona erdirilmesi için Ukrayna ve Rusya liderleri arasında doğrudan görüşmeler yapılması kaçınılmazdır, dedi Büyükelçi Schulz. NATO, transatlantik güvenlik ve ortak değerler için merkezi bir yapı taşıdır ve öyle kalmaya devam etmektedir. Türkiye çok önemli bir NATO müttefiki olduğunu kanıtlamıştır ve elbette Türkiye'nin güvenlik çıkarları çok ciddiye alınmaktadır, diye ekledi.

Münih Güvenlik Konferansı Başkanı ve Almanya Eski Şansölyesi Angela MERKEL'in Eski Dış Politika Başdanışmanı Dr. Christoph HEUSGEN ve Birleşmiş Milletler 75. Genel Kurul Başkanı ve Türkiye'nin Eski AB Bakanı Büyükelçi Volkan BOZKIR'ın katıldığı "USA-China Competition and its Regional Impacts" konulu oturum, Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılımını veto etmesine ilişkin soruyla başladı.

Büyükelçi BOZKIR, NATO üyesi olmanın kolay olmadığını ve bunun bir panik nedeniyle olmaması gerektiğini söyledi. Üye olan her ülke bir bedel ödemek zorunda kalmıştır, Türkiye NATO'nun genişlemesine karşı değildir ancak müttefikler Türkiye’nin saygı duyulması gereken bazı özel güvenlik kaygılarının olduğunu anlamalıdır, dedi. Tüm bunlar müzakerelerle ve birbirimizi daha iyi anlayarak çözülebilir. Üyelikten sonra zor konuları tartışmanın bir anlam ifade etmediği daha önceki örneklerde mevcut İsveç ve Finlandiya Türkiye'nin güvenlik kaygılarına saygı duymak zorundadır, diye ekledi.

Dr. HEUSGEN, NATO ve müttefiklerinin terörizme ve dolayısıyla PKK'ya karşı da sert olmaları gerektiğini sözlerine ekledi. Bununla birlikte, İsveç ve Finlandiya'nın üyeliği tartışması gündeme geldiğinde, bu iki ülkenin NATO üyesi olması halinde, bu tartışmaların daha kolay yapılıp yapılamayacağını sordu.

Devam etmekte olan Rusya-Ukrayna savaşı konusunda Dr. HEUSGEN, Rusya'ya sürekli yaptırımlar uygulanması gerektiğini söyledi. Ukrayna'ya kendilerini ve güvenliklerini destekleyecek ağır silahlar sağlanmalıdır, dedi. Putin'in kazanması halinde bununla yetinmeyeceği açıktır, Ukrayna'yı destekleyerek Avrupa'nın güvenliğini de desteklenmiş olur, diye tamamladı. 2014-2015 yıllarında Kırım ve Donbas'ın işgali ve Minsk anlaşması ile çözüm, Rus saldırganlığını bu noktada durdurdu ve Şansölye Merkel o dönemde siyasi bir çözüm bulmak için çok çalıştı, diye sözlerini tamamladı.

Konferansın tüm katılımcılara ve basına açık bölümü bu noktada sona erdi ve öğleden sonra davetli uzmanların “Security Dynamics in the Eastern Mediterranean”, “Climate Change as a Global Security Threat” ve “Geopolitical Competition in the Caucasus and the Black Sea” konularında görüş alışverişinde bulunduğu üç kapalı çalışma grubuyla devam etti.

Katılımcılar arasında etkileşim ve ağ oluşturma ile dolu çok başarılı iki günün ardından Istanbul Security Conference® 2022 sona erdi. Bir sonraki konferans 2023 yılının ilk yarısında yine İstanbul'da düzenlenecektir.

Paylaş

Yayımcı(Asset Publisher)

takvime ekle

mekan

Istanbul

İletişim Bilgileri

Walter Glos

Walter Glos

Konrad-Adenauer-Stiftung Derneği Türkiye Temsilcisi

Walter.Glos@kas.de +90 312 440 40 80 +90 312 440 32 48
İletişim Bilgileri

Arzu Yüzgeç

Arzu Yüzgeç

Proje Koordinatörü

arzu.yuzgec@kas.de +90 312 440 40 80 +90 312 440 32 48

Yayımcı(Asset Publisher)

Yayımcı(Asset Publisher)