Marshall Fonu (The German Marshall Fund of the United States-GMF) ve Bertelsmann Vakfı (Kuzey Amerika) A.Ş. ortaklığıyla, BBVA Vakfı, Montreal Jean Monnet Merkezi, Luso-Amerikan Kalkınma Vakfı (FLAD), Konrad Adenauer Stiftung Türkiye Temsilciliği ve Hollanda Krallığı’nın Fransa Büyükelçiliği desteğiyle ile gerçekleşen Transatlantik Eğilimler 2022 Araştırması’nın sonuçları kamuoyu ile paylaşıldı.
ABD, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, Hollanda, İspanya, İsveç, İtalya, Kanada, Litvanya, Polonya, Portekiz ve Romanya’nın yanısıra Türkiye’yi de kapsayan araştırmanın saha çalışmasını Kantar Public 26 Mart 2022 ve 11 Temmuz 2022 tarihleri arasında gerçekleştirdi. Araştırmanın yapıldığı her ülkede 18 yaş ve üzeri 1.500 kişilik örneklem kullanıldı. Veriler çevrimiçi (Türkiye’de 1.000 çevrimiçi, 500 yüzyüze anket gerçekleştirildi) erişim panelleri vasıtasıyla toplanırken sonuçlar yaş, cinsiyet, gelir durumu, bölge, meslek gibi kriterlere göre ağırlıklandırıldı.
Marshall Fonu Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı araştırma sonuçları ile ilgili şunları söyledi:
Türkiye’nin Transatlantik Eğilimler 2022 Araştırması’na dahil edilmesi Marshall Fonu’nun Türkiye’ye ve Türkiye’nin transatlantik topluluğu içindeki konumuna verdiği önemin bir işaretidir. Transatlantik Eğilimler 2022 Araştırması sonuçları Türkiye ve Batılı müttefikleri arasındaki karşılıklı güven sorununu bir kez daha ortaya koydu. Araştırma’nın yapıldığı tüm ülkelerde en az güvenilen ortak Türkiye çıkarken araştırmanın yapıldığı her ülkeye en az güvenin duyulduğu ülke de Türkiye oldu. Kamuoylarında gözlemlenen bu karşılıklı güven sorunu ne yazık ki karar alıcılar ve politika yapıcılar arasında da gözlemleniyor. Bugün Türkiye ve Batılı müttefikleri arasında çok sayıda sorun bulunuyor. Bu sorunların tek tek çözülmesi mümkün olsa bilse karşılıklı güven yeniden inşa edilmeden Türkiye’nin Batılı müttefikleri ile ilişkilerinin sağlam bir zemine oturtulduğu söylenemez. Öte yandan içinde bulunduğumuz konjonktürde Türkiye ve Batılı müttefikleri arasındaki ilişkinin sağlam bir zemine oturtulması büyük önem taşıyor, zira Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığı ve bu tutumunu tırmandırma eğilimi Türkiye’nin Batılı müttefiklerine, Batılı müttefiklerinin de Türkiye’ye ihtiyacını artırdı. Önümüzdeki dönemde gerek AB-Türkiye gerekse ABD-Türkiye ilişkilerinde bulunan pürüzlerin giderilmesi yolunda adımlar atılırken kamuoyları nezdinde karşılıklı güvenin tesis edilmesi de öncelikli bir konu olarak ele alınmalı.
Türkiye'nin, Transatlantik Eğilimler 2022 Araştırması' na dahil edilmesi, geçen yıl olduğu gibi Konrad-Adenauer-Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği'nin (KAS) desteği sayesinde gerçekleşmiştir. KAS Türkiye Direktörü Walter Glos için, Türk nüfusunun transatlantik topluluğa yönelik görüş ve tutumlarının incelenmesi çok önemlidir. Glos ayrıca, uluslararası ilişkilerde güvenin önemli bir husus olduğuna ve hem Türkiye'deki siyasi liderlere hem de Batılı müttefiklere, yurtdışında Türkiye’ye ve Türk nüfusu içerisinde Batılı müttefiklerine karşı neden bu kadar şüpheci olduklarının sorulması gerektiğine dikkat çekti. Bir önceki yılla karşılaştırıldığında, Türk nüfusunun Almanya'ya olan güveninin azalmaya devam ettiği görülmektedir. Walter Glos, Konrad-Adenauer-Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği'nin Türkiye ile Almanya ve AB arasındaki anlayış ve diyalog için çalışmaya devam edeceğini önemle vurguladı.
ÖZET SONUÇLAR
Transatlantik Eğilimler 2022 Araştırması NATO, ABD’nin Avrupa’nın güvenliğinde rol oynaması ve Ukrayna gibi konularda bir transatlantik konsensus olduğunu göstermekte. Avrupalı kamuoyunun bakış açısından Avrupa Birliği önemli bir küresel aktör olarak görülmekte. Öte yandan stratejik meydan okumalara yönelik işbirliği konusunda bir transatlantik refleks gelişmiş değil. Çin’le ilişkiler konusunda gerek ABD ve Avrupa kamuoyları, gerekse farklı Avrupa ülkelerinin kamuoyları arasında farklı yaklaşımlar göze çarpıyor.
Araştırmaya katılan Türkler ülkelerinin Çin ve Rusya ile ilişkilerde bağımsız bir yaklaşım sergilemesini diğer ülkelerden araştırmaya katılanlara kıyasla daha fazla savunuyorlar. Ayrıca araştırmaya katılan Türklerin çoğu ABD ve AB’nin etkisi konusunda olumsuz düşünürken, ABD Başkanı Biden’ın uluslararası ilişkileri yönetim tarzını onaylamıyor ve ABD’nin Avrupa’nın güvenliği konusunda rol oynamasını istemiyor.
Araştırmaya katılan Türklerin çoğu Çin ile rekabet değil işbirliği içinde olunmasını tercih ediyor. Diğer ülke kamuoyları Türkiye’yi, Türk kamuoyu da diğerlerini güvenilir ortaklar olarak görmüyor. Türk kamuoyunun Türkiye’nin ortaklarına güveni 2021’e oranla oldukça düşmüş durumda.
Araştırmaya katılan Türklerin yaklaşık dörtte üçü Türkiye’de demokrasinin mevcut durumundan memnun değil.
Transatlantik İlişkiler
Türkiye’nin Batılı Müttefikleri ile arasındaki “güven bunalımı” gerek Türk kamuoyunun batılı ülkeleri güvenilir bulmaması, gerekse batılı ülkelerdeki kamuoylarının Türkiye’yi güvenilir bulmaması biçiminde tezahür ediyor. Beş yıl içinde ABD ve AB’nin etkilerinin azalacağı, Çin ve Rusya’nın etkilerinin artacağı öngörülüyor. Almanya, Türk kamuoyunun en çok güvendiği ülke olarak ön plana çıkıyor.
Araştırmaya katılan Türklerin %60’ı ABD’yi uluslararası ilişkilerde en etkin aktör olarak görüyor, 55 yaş üstünde bu oran %70’e çıkıyor. Öte yandan ABD’nin beş yıl sonra en etkin küresel aktör olmasını bekleyenlerin oranı %36’da kalıyor. ABD’yi %15 ile AB ve %14 ile Çin izliyor. Öte yandan beş yıl sonra AB’nin en güçlü aktör olacağını düşünenler %12’de kalırken Çin’in en güçlü aktör olacağını düşünenlerin oranı %30’a çıkıyor. Araştırmaya katılan Türklerin %10’u Rusya’nın en güçlü küresel aktör olduğunu düşünürken Rusya’nın beş yıl sonra en güçlü küresel aktör olacağını düşünenlerin oranı %15’e çıkıyor.
Araştırmanın yapıldığı tüm ülkelerde araştırmaya katılanların %30’u ABD’nin küresel meselelerdeki rolünü negatif olarak görürken, bu oran Türkiye’de %67’yi buluyor. Benzer bir şekilde araştırmanın yapıldığı tüm ülkelerde araştırmaya katılanların %21’i AB’nin küresel meselelerdeki rolünü negatif olarak görürken, bu oran Türkiye’de %53’ü buluyor. Araştırmaya katılan Türklerin %66’sı Rusya’nın, %58’i Çin’in küresel meselelerdeki rolünü negatif buluyor.
Araştırmaya katılan Türkler’in %29’u Almanya’nın Avrupa’daki en etkili ülke olduğunu düşünüyor. Fransa ve İngiltere’nin Avrupa’daki en etkili ülke olduğunu düşünenlerin oranı araştırmanın yapıldığı tüm ülkelerde %23 ve %21 olarak gerçekleşirken böyle düşünen Türklerin oranı %18 ve %15’te kalıyor. Araştırmanın yapıldığı tüm ülkelerde Türkiye’nin Avrupa’daki en etkili olduğu düşünenlerin oranı %3’te kalırken Türkiye’de bu oran %12’ye çıkıyor.
Araştırmaya katılan Türklerin %65’i ABD Başkanı Biden’ın uluslararası ilişkileri yönetim tarzını olumsuz buluyor. Bu oran araştırmanın yapıldığı tüm ülkelerdeki ortalama olan %32’ye göre oldukça yüksek.
Türkiye araştırmanın yapıldığı ülkelerde güvenilir bir ortak olarak görülmüyor. Araştırmanın yapıldığı diğer ülkelerdeki katılımcıların sadece %27’si Türkiye’yi güvenilir bir ortak görürken Türkiye güvenilirlik açısından Litvanya (%43) ve Romanya’dan (%32) sonra listenin en altında yer alıyor. Türkiye’yi güvenilir bir ortak olarak görenlerin en yüksek çıktığı ülkeler Romanya (%63), Litvanya (%36), Polonya (geçen seneye göre 9 puan artışla %35) ve ABD (%33) olurken Türkiye’yi güvenilir bir ortak olarak görenlerin en düşük çıktığı ülkeler İsveç (geçen seneye göre 5 puan düşüşle %11), Almanya (%17) ve Fransa (%18) olarak göze çarpıyor.
Öte yandan Türkiye’de ortaklara güvenin geçen seneye göre kayda değer bir biçimde azaldığı görülüyor. Araştırmaya katılan Türkler’in %43’ü (geçen seneye göre 11 puan düşüşle) Almanya’yı güvenilir bir ortak olarak görüyor. Almanya’yı her biri %37 ile Kanada (geçen seneye göre 15 puan düşüşle), İspanya (geçen seneye göre 9 puan düşüşle) ve İtalya (geçen seneye göre 8 puan düşüşle) takip ediyor. Türkler’in en az güvenilir bulduğu ortakların ise ABD (%17), İngiltere (%24) ve Fransa (%25) olduğu görülüyor. Güven açısından en büyük düşüşün İsveç’e yönelik yaşandığı görülüyor. 2021 yılında araştırmaya katılan Türklerin %53’ü İsveç’i güvenilir bir ortak olarak gördüğünü belirtirken bu oranın 2022’de %33’e düştüğü görülüyor.
Araştırmanın yapıldığı tüm ülkelerde kendi ülkelerinde demokrasinin tehdit altında düşünenlerin ortalaması %45 iken bu oran Türkiye’de %74’e çıkıyor. Bu konuda Türkiye’yi %64 ile İtalya takip ediyor.
Uluslararası Güvenlik
Türkiye’deki güvenlik tehdidi algıları araştırmanın yapıldığı diğer ülkelerden ayrılıyor. Araştırmaya katılan Türkler’in %37’si göç konusunu, %16’sı terörizmi ve %15’i ülkeler arası savaşı en önemli güvenlik tehdidi olarak görüyor. Araştırmanın yapıldığı tüm ülkelerdeki katılımcıların ise %18’i iklim değişikliğini, %18’i ülkeler arası savaşı, %17’si ise Rusya’yı en önemli güvenlik tehdidi olarak görüyor.
Araştırmanın yapıldığı tüm ülkelerdeki katılımcıların %78’i NATO’nun ülkelerinin güvenliği için önemli olduğunu düşünürken Türklerin %65’i buna katılıyor. Araştırmaya katılan Türklerin %58’i AB’yi ülkelerinin güvenliği için önemli görürken bu oran 18-24 yaş grubunda %66’ya çıkıyor. Avrupa’daki katılımcların %17’si ABD’nin Avrupa’nın güvenliğinde rol oynamaması gerektiğini düşünürken araştırmaya katılan Türklerin %53’ü böyle düşünüyor.
Artaştırmaya katılan Türklerin %56’sı Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerde bağımsız bir politika izlemesi gerektiğini düşünüyor. Araştırmanın gerçekleştiği ülkelerde ortalama %27 ülkelerinin Rusya ile ilişkilerde NATO aracılığıyla politika yürütülmesi gerektiğini düşünürken bu oran Türkiye’de %18’de kalıyor. Rusya’ya yönelik AB aracılığıyla politika yürütülmesi gerektiğini düşünen Türkler’in oranı ise AB’ye üye olmayan ülkelerdeki %16’ya karşın %13’te kalıyor.
Türkiye’de Ukrayna’ya destek konunda farklı görüşler olduğu görülüyor. Araştırmaya katılan Türklerin %52’si Ukrayna’ya yönelik ekonomik desteğin artırılmasını desteklerken %40’ı karşı çıkıyor, %46’sı Ukrayna’ya yönelik askeri sevkiyatın artırılmasını desteklerken %43’ü karşı çıkıyor, %45’i Ukrayna üzerinde Rus uçaklarına yönelik uçuşa yasak bölge oluşturulmasını savunurken %40’ı karşı çıkıyor. Ukrayna’ya destek çerçevesinde yukarıdaki bahsi geçen uygulamaların hepsine kamuoyunun çoğunun destek verdiği görülürken kamuoyunun çoğunun karşı çıktığı uygulamalar da var. Ukrayna’ya yakın NATO birliklerindeki Türk askeri sayısının artırılmasını Türklerin %28’i desteklerken %61’i karşı çıkıyor, daha fazla Ukraynalı mülteci almayı %30’ı desteklerken %60’ı karşı çıkıyor ve fiyat artışlarına sebep olsa bile Rusya’dan petrol ve gaz alımının yasaklanmasını %30’u desteklerken %59’u karşı çıkıyor.
NATO’nun kısa vadede İsveç ve Finlandiya gibi ülkeleri üyeliğe kabul etmesine araştırmanın yapıldığı tüm ülkelerde katılımcıların %15’i karşı çıkarken Türkiye’de bu oran %49’u buluyor. Araştırmanın yapıldığı tüm ülkelerde katılımcıların %73’ü NATO’nun İsveç ve Finlandiya’yı üyeliğe kabul etmesini desteklerken Türkiye’de bu oran %36’da kalıyor.
Çin
Araştırmaya katılan Türklerin %58’i Çin’in küresel meselelerdeki etkisinin negatif olduğunu düşünüyor ki bu konuda tüm ülkelerin ortalamasıda %57. Araştırmanın yapıldığı tüm ülkelerdeki katılımcıların %25’i Çin’i bir ortak olarak görürken bu oran Türkiye’de %36’ya çıkıyor. Araştırmanın yapıldığı tüm ülkelerdeki katılımcıların %29’u Çin’i bir rakip olarak görürken bu oran Türkiye’de %24 olarak göze çarpıyor.
Araştırmanın yapıldığı bütün ülkeler arasında Çin ile işbirliği yapmaya yönelik en büyük destek Türkiye’de görülüyor. Araştırmaya katılan Türkler’in %58’i yeni teknolojiler, %55’i ticaret ve %54’ü enerji ve hammaddeler konusunda Çin ile işbirliği yapılmasını destekliyor. İklim değişikliği ve salgın hastalıklar konularında da işbirliği yapılmasını destekleyen Türkler (sırasıyla %45 ve %37) desteklemeyenlerden daha fazla. Araştırmaya katılan Türkler’in %31’i insan hakları konusunda Çin ile işbirliği yapılmasını savunurken %33’e bu konuda Çin’e karşı daha sert bir tutum alınması gerektiğini düşünüyor. Uluslararası kriz yönetimi konusunda ise %33’ü daha fazla işbirliği, %31’i daha sert bir tutum diyor.
Öte yandan Çin’e karşı daha sert bir tutum sergilenmesini destekleyen Türklerin %51’i bu tutum Türkiye ekonomisine zarar verecekse desteklemiyorlar. Araştırmaya katılan Türklerin %56’sı ülkelerinin Çin ile ilişkilerini diğer aktörlerden bağımsız olarak yürütmesini destekliyor. Türklerin %16’sı Çin’e yönelik Asya ülkeleri ile birlikte politika yürütülmesini savunurken, %13’ü AB ile birlikte hareket etmeyi destekliyor.
Araştırmaya katılan Türklerin %45’i Çin’in Tayvan’ı işgal etmesi durumunda tamamen diplomatik bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğini düşünüyor. %15’i diğer ülkelerle birlikte Çin’e yaptırım uygulanmasını desteklerken Tayvan’a askeri destek verilmesi ve asker gönderilmesi uygulamalarının her ikisine de destek %2’de kalıyor.